3 Ocak 2016 Pazar

Şükran Günü ( Thanksgiving Day)

Şükran Günü (Thanksgiving Day)



ABD'de ve Kanada'da hasata ve geçmiş yılın tüm nimetlerine şükretmek için kutlanan bir bayramdır. Bayramın kökeni Plymouth'taki ilk İngiliz kolonicilerin (Pilgrimler), Wampanoag Kızılderilileri ile ortak düzenlediklerine inanılan bir hasat yemeği.
"Thanksgiving", Tanrıya teşekkürleri iletmenin ve minnettarlığın bir ifadesidir.

Bizde Şükran Günü olarak bilinen bu günü Amerika'da ilk kez "Pilgrimler" kutlamıştır. "Pilgrimler", Yeni İngiltere'ye (Amerika'daki "New England" Bölgesi) yerleşen ilk insanlardır. Yerlisi oldukları İngiltere'de gördükleri dini zulümler yüzünden 1609 yılında dini özgürlüklerini elde etmek için İngiltere'den ayrılıp Hollanda'ya göç ettiler. Birkaç yıl sonra Pilgrimlerin çocukları Felemenkçe konuşmaya ve Hollanda'nın yaşam tarzına bağlanmaya başladılar. Hollandalılar ‘ın düşünce ve yaşam tarzlarının çocukların eğitimi ve ahlakları ayrıca kültürleri için bir tehlike oluşturmaya başladığını düşünen Pilgrimler, Hollanda'dan ayrılmaya ve daha iyi bir yaşam için Yeni Dünya'ya gitmeye karar verdiler.
1620lerde Avrupa’dan yerleşim için ilk kez May Flower gemisiyle ABD’ye gelen Pilgrimler ilk geldiklerinde aylarca süren yolculuklarından dolayı yorgun, hasta ve açtırlar. Kızılderililer onları karşılar ve yiyecek verir, hindi avlamasını, mısır ekmesini öğretirler.

 İçlerinde Amerikan Tarihçilerinin de bulunduğu birçok tarihçi bu konuda şunları söyler; Eğer Kızılderililer ilk yerleşen insanlara yardım edip, onlara hayatta kalmayı öğretmeselerdi; göçmenler 1 hafta bile dayanamadan ölüp giderlerdi. Yani şu an değil Dünya’ya hükmedecek bir devlet tuvalet bile kurabilir miydiler ayrı bir muamma.

Üç yıl sonra İngiliz Vali William Bradford büyük bir yemek hazırlar ve Kızılderilileri çağırır. Kızılderililerin şefi Massoit 90 kişiyle bu törene katılır.
Amerika'da geçirdikleri ilk kış Pilgrimleri harap etti. Soğuk ve açlık, 46 Pilgrim'in yaşamını yitirmesine neden odu. Bölgeye gelen Kızılderililer ‘in yardımı ile ve havaların ısınmasıyla beraber Pilgrimler toparlanmaya başladı ve ilk kışı atlattılar. Ekim ayında aldıkları hasat çok başarılıydı ve kış için yeterli yiyecekleri oldu. Mısır, patates ve kabak ilk ektikleri ürünlerdi. Evlerini inşa etmişler ve Kızılderili komşuları ile barış içinde yaşamaya başlamışlardı. O zamanın valisi William Bradford, bütün kolonistler ve Kızılderililer tarafından kutlanması için "Şükran Günü “nü ilan etti.




1770'lerin sonundaki Amerikan İhtilali sırasında, Anayasa Meclisi (ilk meclis) tarafından bu günün ulusal bir gün olması teklifi getirildi. 1817'de New York eyaleti Şükran Günü'nü geleneksel bir gün olarak kabul etti. 19. yüzyılın ortalarında diğer eyaletler de Şükran Günü'nü kutladı. 1863'de Başkan Abraham Lincoln, Şükran Günü'nün ulusal bir bayram olmasını önerir, ancak bu öneri, 1941'de Kongre'de karara bağlanır ve her yılın Kasım ayının son perşembesi ulusal bayram ilan edilir. O günden itibaren, Amerikan tarihindeki her başkan, her yıl kasım ayının dördüncü perşembesini tatil olarak belirleyip, bir Şükran Günü kutlaması yayınladı. Kanada'da ise ekim ayının ikinci pazartesi Kutlanır.


Şükran Günü'nde bütün aile bireyleri bir araya gelir ve anılarını canlandırırlar. Yemek sofrasında Tanrıya verdiği nimetler için dua ederler. Hindi, patates, mısır ve kabak tatlısı sofranın meşhur yiyecekleridir. Hatta hindi bu günün simgesi şeklindedir. Çocuklar Şükran Günü planlarına mutlaka dahil edilir çünkü dekorasyonlarda, masa hazırlamada ve bayramın hazırlanmasında en büyük yardımcı onlardır. Bu günün ilginç bir özelliği ise, akşam yemeği için sade bir masa örtüsü alınır ve masaya örtülür. Şükran Günü'nün akşamında sofradaki her kişi, o yıl Tanrıya en çok şükran duydukları bir olayı anlatırlar ve tarihini masa örtüsüne yazarlar. Her yıl tekrar bir araya geldiklerinde bir önceki yılı hatırlayarak hoşça vakit geçirirler. Gecenin geri kalan kısmına ise Amerikan futbolu izleyerek devam ederler.


  • Kısaca değinmek gerekirse Şükran Günü'nde yemek masası onlar için büyük önem taşımaktadır. (Bizdeki Ramazan bayramı gibi sadece onlar bir gün ve kültürün de sonucu olarak farklı kutluyor)


BİR ARAYA GELME VE YARDIMLAŞMA


Birçok Şükran Günü geleneği 1621 hasat kutlamalarından gelmektedir.  Süslemelerde sıklıkla buğday veya mısır demetleri kullanılır.  Fırında pişmiş hindi, cranberry sosu, tatlı patates ve balkabağı tartı Şükran Yemeği’nde yaygın olarak sunulmaktadır.  ABD nüfus yapısı değiştikçe Şükran Günü yemekleri de çeşitlenmektedir.  Günümüzde hindinin yanında rahatlıkla kuskus, tuzlama lahana, ve hatta mısır, kıyma ve kırmızı biberle yapılan tamales, ve tabuleh  gibi yemekleri görebilirsiniz.

Kolejler Şükran Günü okulda kalan öğrenciler için özel bir yemek sunarlar. Uluslararası öğrenciler ise yerel aileler ile birlikte şükran yemeğini paylaşmaya davet edilirler.  Yurt dışında konuşlu A.B.D. askerlerine de Şükran yemeği sunulur. Amerikalılar evlerinde masaya oturup şükranlarını belirttiklerinde genellikle özgürlüklerine ve onun korunması için gösterilen fedakarlıklara minnetlerini ifade ederler.

Birçok kişi Şükran Günü yemekler hazırlar ve ihtiyaç sahiplerine sunar.  Bazıları yemek kampanyalarına bağışta bulunur, yemek depolarında çalışır veya çorba mutfaklarına, kiliselere ve diğer hayırsever gruplara gıda malzemelerini teslim eder.
Şükran Günü aileler bir araya  gelmek için özel bir çaba harcadıklarından, bu dönem yılın en yoğun seyahat zamanıdır. En gözde etkinlikler, New York’taki Macy’s Mağazası’nın gösteri geçişini, ve ülkenin her yerindeki Amerikan futbolu maçlarını televizyonlardan izlemektir. Şükran Günü’nden sonraki gün, Amerikan perakendecileri için önemli bir zaman olan  Noel alışveriş dönemi başlar.

Tuhaf bir Şükran geleneği de A.B.D. Başkanı tarafından bir hindinin canının bağışlanmasıdır, böylece yemek masasına hindisiz oturulur. Bu kuş geri kalan yaşamını bir evcil hayvan bahçesinde sürdürür.



  • Günümüzde Kızılderili unsurlardan ayrışarak yalnız aile ve tanrıya adanan bir hal almıştır. . Hindi bu günün geleneksel yemeğidir



Yerliler, göçmenleri her zaman koruyup kolladı. Fakat Avrupalıların bitmek bilmeyen para ve öldürme aşkıyla tanıştılar. Avrupalılar tarafından karaya ayak bastıkları ilk tarihten itibaren katledilip (1492-20.yy'a kadar sayının 150 milyona vardığı belirtilir.), daha sonralarda da bir oradan bir oraya sürülüp durdular. Önce Kızılderilileri bir bölgeye atıyorlar. Daha sonra orada maden yatakları bulduklarında onlardan topraklarını satın alıyor, topraklarını satmayanlarıysa öldürüyorlardı. 19.yy'dan itibaren de asimilasyon politikaları uygulamışlar. İşte bir hayat kurtarmanın bedeli. Karaya ayak bastıkları ilk gün Kristof Colomb'u öldürselerdi başlarına bunların hiçbiri gelmeyecekti ama onlar ne yaptı? Gemileri gördükleri ilk anda Okyanus'a girip onları çiçekle karşıladılar. Çünkü onlar barbar değil, Kızılderili’ydi.
Bunları neden mi araya sıkıştırıverdim ? Çünkü bütün olanlara rağmen iki vicdanlı adam çıkıp böyle bir gün ilan ediyor ancak çok kısa sürede asıl amacından saptırılıp, sadece kendi zevk ve eğlenceleri için kullanmaya başladılar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder