3 Ocak 2016 Pazar

Osmanlı'ya Yapılan İhanet (2.Viyana)

2. Viyana Bozgunu



 17. yy'daSultan 4.Mehmet egemenliğinde Osmanlı Devleti adeta ikinci baharını yaşarken Avusturya İmparatoru 1.Leopold'un Protestan olan Macaristan halkına yapması sonucu, Macarlar Tökeli İmre önderliğinde ayaklanıp, Osmanlı'dan yardım isterler. Macar Beyi İmre Tökeli, Osmanlı himayesine aldı.

İmre Tökeli, Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'yı Avusturya'nın elinde bulunan Macar kalelerini geri almaya teşvik etti. Varad Beylerbeyi Hasan Paşa'da Orta Macaristan'a ait kaleleri geri aldı ayriyeten Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından Macaristan Kralı ilan edilen İmre Tököli’ye verdi.

Avusturya imparatoru Leopord bu kaleleri geri alınca, Kanuni'nin Macaristan'ı almasından sonra gerilmeye başlayan Avusturya-Osmanlı ilişkileri  daha da bozuldu. Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa bu olay üzerine savaş istemeye başlamıştı fakat Padişah 4. Mehmet savaş istemiyordu. Sadrazam, padişahı da ikna etmek amacıyla Yeniçeri Ağası Bekri Mustafa Paşa aracılığıyla yeniçerileri kışkırttı. Bu sıralarda Macar halkı da Avusturyalı Almanların zulmünden bıkarak Tökeli İmre'nin kapısına dayanıp savaş istiyordu. Tökeli İmre'ye biz Avusturya idaresini kabul etmiyoruz, biz Osmanlı İdaresi'ni istiyoruz diye dayatmada bulundular.

Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa ve yeniçerilerin istekleri üzerine padişah Reisülküttabı ve Çavuşbaşı’yı, Avusturya elçisiyle görüşmek üzere görevlendirdi.
Osmanlı cephesi barışın yenilenmesi tarafındaydı ancak Yanık Kalesi'nin Osmanlılara bırakılması ve yapılan savaş hazırlıklarının tazmini istendi. Avusturya elçisi. Kont Caprara’nın barışı sadece biz istersek yaparız demesi üzerine göz hapsine alındı. 6 Ağustos 1682’de Topkapı Sarayı'nda toplanan bir mecliste savaş kararı aldı.
Savaş sebepleri olarak ; Avusturya Devleti'nin 1664 Vasvar Barış Şartlarını çiğneyerek sınır ihlali yapması, çapulculuk yaparak sivil vatandaşları esir alıp onlara zulüm etmesi üzerine sınır beylerinden alınan şikayetler savaş sebebi olarak görüldü.

Avusturya, Osmanlı Devleti ile savaşmak istemiyordu ama savaşın kesinleşmesi üzerine Avusturya İmparatoru Leopold başta papalık olmak üzere İspanya, Venedik, Fransa ve Lehistan'dan yardım istedi. Fransa, Avusturya'ya yardım etmemekle birlikte düşmanca bir davranışta da bulunmayacağını bildirdi. Papa 11. İnnocentius’ta Katolik devletlerin Avusturya'ya yardım etmesi için çalışıyordu. Papanın da etkisiyle 31 Mart 1683’te Lehistan Bucaş Antlaşması ile Türklere bıraktığı yerleri geri almak ve buna ilaveten Eflak ve Bogdan'ı da almak koşuluyla Avusturya ile ittifak oldu.

Sadrazam Kara Mustafa Paşa ve ordusuyla Belgrat'a gelen 4.Mehmet burada Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'yı Serdar-ı Ekrem ilan ederek geriden gelen ordugahtan orduyu takip etti


7 Temmuz 1683’de Viyana önlerine gelen Osmanlı Ordusu, burada elliye yakın kaleyi ele geçirmiştir. Avusturya Ordusu başkomutanı Duc Charles; Osmanlı ordusunun ileri hareketine engel olmak için Aşağı Avusturya sınırına ve Leyta Nehri'nin arkasındaki araziye askerini yerleştirmişse de, sevk edilen Osmanlı ordusu karşısında bozguna uğramışlardır. Bunu haber alan Avusturya İmparatoru I. Leopold, saray halkı ile birlikte kaçarken, halk da Viyana şehrini terk etmiştir. 

Osmanlı askerleri; direnişi kırarak şehre girmeyi başaracağı sırada Macarların iç tahkimatlarıyla karşılaşmışlardır. Bu sırada da, Lehistan Kralı Sobieski komutasındaki 20 bin süvari, Avrupa’daki  çeşitli prensliklerin gönderdikleri askerleriyle Tulin önlerinde birleşir. Kaynaklar, bu müttefik ordunun 70 bin olduğunu ve kuşatmanın başında Osmanlı askerinin 60 bin civarında olduğunu kaydetmektedir. Bu durum karşısında Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, müttefik Avrupa ordusunun Viyana’ya girişini engelleyebilmek için, Kırım Hanı Murad Giray’a; şehre geçit yeri olan Taşköprü üzerindeki Tuna nehri arkasına mevzilenmesini emreder. Ancak, Merzifonlunun bu plânı Kırım Hanının ihanetiyle bozulur. 
Viyana muhasarasına katılan Silâhtar “Fındıklılı Mehmet Ağa”, daha sonra yazmış olduğu 'Silâhtar Tarihi' adlı eserinde, büyük bir üzüntüyle hâdiseyi şöyle anlatır: 'Düşman Tuna nehri üzerinden geçerken Murad Giray düşman askerine karşı çıkacağı yerde; bir tepe üzerine çekilip onları seyretmeye başlamış yanında bulunan kendi imamı bile onun bu haline itiraz ettiği halde: 'Sen bu Osmanlı’nın bize ettiği cevri bilmezsin. Bilirim ki dinimize de ihânettir! Lâkin asaletim beni komadı. Anlar da görsünler kendilerinin kaç akça âdem imiş. Tatar kadrin kıymetini bilsinler!' cevabını vermiştir. 

Bu hâdiseden bir gün evvel, Viyana’nın ormanlık bölgesindeki Kehlenberg Dağı'nın arka yamaçlarından gelmiş olan düşman ordusu da; Tuna nehri üzerindeki köprüden geçen Leh Kralı Sobieski komutasındaki askerlerle birleşerek, Osmanlı Ordusu karşısında bir güç oluşturmuşlardır. Düşman ordusu karşısında mevzilenen Osmanlı ordusu, bu defa Budin beylerbeyinin ihânetiyle karşılaşmıştır. Ordunun sağ tarafını komuta eden vezirlerden Budin beylerbeyi Arnavut İbrahim Paşa, yukarıda belirtildiği üzere Edirne’deki harp meclisinde Merzifonlu ile tartıştığı için, intikam hissiyle hareket etmiş ve savaşın başladığı sırada askerini geri çekerek, Osmanlı saflarının bozulmasına sebep olmuştur. Bu fırsatı değerlendirerek, düşmanın Osmanlı ordusu orta saflarına girdiği sırada bu defa ordunun sol tarafına komuta eden Kırım hanı Murad Giray da bu olaya seyirci kalmakla ikinci ihaneti orada işlemiştir. Buradaki meydan savaşının kaybedilmesinde ve II. 

Viyana Muhasarasının neticesiz kalmasında bu iki şahıs önemli rol oynamıştır. Bu meydan muharebesinde şehit olan Osmanlı askeri sayısının on bin civarında olduğu rivayet edilmektedir. 

Viyana’yı koruyan surların tahrip edilmesinden sonra şehre hücum etme konusunda kararlı olan Merzifonlunun, beklenmedik bir şekilde Avrupa müttefik ordusuyla karşılaşması; onu, kuşatmayı kaldırmak zorunda bırakmıştır. 

1071 Malazgirt Meydan Muharebesiyle başlayıp, II. Viyana Kuşatması’na kadar 612 yıl devam etmiş olan askerî başarılar; adı geçen komutanların ihmal ve ihaneti ile sona erer. 
Merzifonlunun Viyana’da düşman kuvvetlerine karşı hazırladığı plânının bozulmasına sebep olan Murad Giray’ın bu tutumunun, Edirne’deki harp divanındaki görüşmeler sırasındaki tartışmadan kaynaklandığı sanılmaktadır. Ancak Fındıklı Mehmet Ağa’nın yukarıdaki rivayetlerinden, Murad Giray’ın yıkıcı bölücü düşünceler taşıdığını söylemek mümkündür. II. Viyana Kuşatmasında Kırım Hânı şeytanın kandırmasına kapılmıştır. .

  • Osmanlı'nın yenilebileceğini öğrenen Avrupalılar bu fırsat bir daha ele geçmez diyerek Kutsal-İttifak adı altında Osmanlı'ya birleşip savaş açtılar.
 Haçlı ittifakıyla olan savaşın devam ettiği sıralarda askerler isyan edip 4. Mehmet i suçladı ve onu tahtan indirip yerine şehzade Süleyman’ı tahta  geçirdiler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder