3 Ocak 2016 Pazar

DÜNYA'YA KADIN ELİ DEĞDİ

DÜNYA TARIHINDEKİ DEVLET REİSİ OLAN KADINLAR


Tomris Hatun


Tomris Hatun, dünya tarihine damga vuran ilk kadın hükümdarıdır ve Saka olduğu için de Türk'tür.


  • Yunanlılar ona Leydi Origana derlerdi.


MÖ 530 yılında İran'da yaşayan Perslerin başında “Ahamenid” Hanedanı bulunmaktaydı. O yıllarda ülkenin başındaysa Ahamenid Hanedan Üyesi Büyük Kiros bulunmaktaydı. Büyük Kiros Saka Hükümdarı olan Tomris Hatun'un barışçıl ve devlet askeri sisteminde savunmaya verdiği önemi zayıflık olarak yorumlayarak Saka topraklarına saldırdı. Tomris Hatun pers ordusuyla savaşa girmeyerek çekilmeye başladı. Perslerde kaçan kovalanır mantığıyla da hareket ettiyse de bir sonuç çıkmadı bir süre sonra kovalamaktan bıkan pers hükümdarı İran'a geri döndü ama Sakaların güney toprakları da pers hâkimiyetine girdi.


 Pers Kralı yaklaşık 10 sene sonra Sakaları yok etmek için Tomris Hatun'a evlenme teklif etti. Reddedilmeyi küçüklük sayan Büyük Kiros hemen ordusunu hazırlayarak saldırıya geçti. Bu orduda savaş için eğitilmiş köpeklerde vardı. Tomris Hatun savaş vaktinin geldiğini anlayarak savaş için uygun bir mevziye geçti ve beklemeye başladı. İki ordunun arasındaki mesafe birkaç kilometreydi ama akşam olmaya başladığı için savaş için şafak vakti beklendi. Kiros şafak vaktiyle bir hileye başvurarak Saka-Pers ordugahları arasında bir çadır kurdurtup içine de kadın ve birkaç adam bıraktı. Tomris Hatun'un oğlu ve ona bağlı birlikler çadırı basıp içeride olanları öldürdüler. Hemen ardından Kiros da çıkagelir ve Tomris Hatun'un oğlunu ve adamlarını öldürür. Tomris hatun bu alçakça oyuna çok sinirlenmiştir. Ertesi gün iki ordu ok atışlarıyla çatışmaya başlar. Daha sonra yakın savaşa geçen ordulardan Tomris Hatun ve ordusu galip geldi. Büyük Kiros'ta ölü ele geçirildi




Raziye Begüm Sultan 


Müslümanlığı X. asırda Gazne Türkleri götürdü. O zamandan itibaren XIX. asırdaki İngiliz işgaline gelinceye kadar bu kıtayı asırlarca Türk asıllı hanedanlar idare etmiştir. 

Bunların en meşhurlarından birisi de İltutmuş‘tur’un yerine geçen kızı Râziye Begüm Sultandır.
1236-1240 yılları arasında Delhi Türk Hükümdarlığında hüküm sürmüştür ve Delhi Türk hükümdarlığının tek kadın hükümdarı olmuştur. Ayrıca Raziye Begüm Sultan Türk islam tarihindeki ilk kadın hükümdar olmuştur. 

Hint Memlük(Kölemen) hanedanı mensubudur.
Babası Delhi Sultanı Şemseddin İltutmuş, annesi Terken Hatun’dur. Babası tarafından 1232 yılında veliaht olarak atandı. İltutmuş’un iki oğlu varken, kızı Râziye Sultanı Dehli tahtına veliaht tâyin etmesi; aklı, zekâsı, halkın sevmesi ve saraydaki idârî hareketlerindendir   İltutmuş’un 1236’da ölümünden sonra vasiyetine aykırı olarak kızı Raziye değil, oğlu Rükneddin Firûz Şah tahta çıkarıldı. Firûz’un ülkeyi yönetmedeki aczi görülünce 6 ay 28 gün sonra devlet erkânının desteği ile tahta Raziye Sultan çıkarıldı; Rükneddin Firûz öldürüldü.

Râziye Begüm Sultan, 1236’da Dehli tahtına sâhip olunca, babasının hastalığı ve kardeşi devrinde ihmâle uğramış ve ortadan kakmış an’ane ve âdetleri tekrar canlandırdı. Ülkede âdil bir îdare kurup, ihtiyâç sâhiplerine cömertçe ihsânlarda bulundu. Saltanının başında Nur Türk adlı bir Türk’ün Hindistan'ın değişik bölgelerinden başına topladığı Karmati ve Mülahidelerden oluşan bir grup ile başlattığı isyanı bastırdı. Ardından hakimiyetini tanımayıp Delhi kapılarına dayanan meliklerin isyanını bastırdı. Düzeni sağladıktan sonra Hinduların kuşattığı Rantanbur kalesi’ne yardım gönderdi; kalede kapalı kalan Müslüman emirleri kurtardı
Türk emirlerin nüfuzunu kırma düşüncesi ile Habeş asıllı Cemaleddin Yakut’u Emir âhorluk (ahır beyi) makamına getirdi. Bu durumu hoş karşılamayan melikler, kadın elbiseleri ve örtüden çıktığı, cüppe giyip, külah örterek ve fil üzerinde açıkça halk arasında dolaştığı için onu eleştirip yıpratmaya başladılar. Râziye Sultan, 1238 yılında Gvalyar Seferine çıktı. Gvalyar’da ordu ve ihtiyâç sâhiplerine bol bahşiş ve ihsânlarda bulunup, hediyeler dağıttı. Görev vermede hassâsiyetle hareket edip, kıymetli âlimleri Dehli ’deki Nâsıriyye Medresesine tâyin etti. Ertesi yıl bizzat sefere çıkarak Lahor valisinin isyanını bastırdı. Delhi’ye döner dönmez Taberhind hakimi Altuniye’nin isyanı üzerine tekrar sefere çıkmak zorunda kalan Raziye Sultan, yakalandı ve Taberhind Kalesi’ne hapsedildi. Delhi’de tahta İltutmuş oğullarından Behram Şah çıkarıldı.(1240)

Sultan Raziye'nin esir düşmesinin üzerineden bir ay geçmeden onunla evlenen Altuniye, Raziye'nin tekrar tahta çıkması için onunla birlikte hareket etti. Raziye'nin ve Behram Şah'ın ordusu arasındaki mücadele Behram Şah'ın galibiyeti ile sonuçlandı. Meşur Arap Gezgin İbn-i Batut'ya Raziye Sultan savaşı kaybedince esir düşmemek için kaçmış, fakat kafir bir Hindu Rençber tarafından öldürülmüştür. Bir başka rivayete göre yakalanıp Behram Şah'ın huzuruna çıkarılmış ve orada öldürülmüştür.


Raciye Sultan,


  • Hükümdarlığı süresince Celaletüddin ve Radiyetüddin lakaplarıyla para bastırmıştır.

  • Devlet yöneticiliğinin dışında şairane de bir kişiliği vardır. Şirin-i Dihlevi ve Şirin-i Guri mahlaslarıyla şiir yazmıştır.

  • Raziye Begüm Sultan giyimine çok dikkat eder, erkek elbisesi hiçbir zaman giymez ve yüzüne de nikap(yüz örtüsü, peçe) takardı.



Secer-üd-Dür(Mısır Memlük Sultanı)



Yedinci Haçlı Seferi sırasında Mısır'ın Mansure Şehri'ne olan Haçlı Hücumu sırasında kocası olan Eyyubiler Sultanı Salih Eyyub'un savaş şiddetle devam ederken ölmesi dolayısıyla sultanlık görevini yüklenmiştir. Sonradan gelen Eyyubiler Sultanı Muazzam Turanşah da bir suikastle öldürülünce 2 Mayıs 1250'de Sultana olarak Kahire kalesinden ilan edilmiştir. Böylece islam döneminde Mısır'da hükümdarlık yapan ilk ve tek kadın olmuştur. Bu tarih Mısır'da Eyyubiler hanedanının sona ermesi ve Memlûk Devleti Devleti'nin başlangıcı olarak kabul edilir. 


  • Memluklar'ın ilk aynı zamanda da tek kadın hükümdarı olan Şecerü'd-dür, Eyyubi Sultanı Salih Necmeddin Eyyub'un eşiydi. Türk asıllı bir cariye olan Şecerü'd-dür, eşi 1249'da ölünce oğlu Turanşah'ın hükümdar olmasında rol oynadı. 


Turanşah IX. Louis'nin düzenlediği haçlı seferi yüzünden karışıklık içinde bulunan ülkede düzeni sağlayamadığı gibi ordu komutanları ve annesiyle de arası açıldı. Askerler 1250'de Turanşah'ı öldürdüler ve Şecerü'd-dür'ü hükümdar ilan ettiler. 

Şecerü'd-dür kısa bir süre sonra bir kadının hükümdar olmasının İslam dünyasında yarattığı tepki üzerine komutanlardan İzzeddin Aybek ile evlendi ve hükümdarlığı ona bıraktı.

Kocasına öteki karısı ile görüşmesini yasaklayan kıskanç Şecer ud-Durr, Aybek'in Musul Atabeğinin kızı ile nişanlanınca Aybek’i öldürttü. Şecer ud-Durr, böylece eşinden intikam almıştı ama tadını fazla çıkaramadı çünkü Memlukler hükümdarı öldürenin Şecer-üd-dür olduğunu düşünüyorlardı.  Aybek’ın oğlu tahta oturtulduğu gün Şecer üd-Dürr, onun annesine götürüldü. Kaderin cilvesindendir ki vaktiyle Şecer ud-Durr Aybek’le evlendiği zaman ona eski karısını ve oğlunun annesi ile görüşmesini yasaklayıp onu boşaması için zorladığı kişi işte bu yeni sultanın annesinden başkası değildi. O zaman kocasının bu tutumunu tasvip etmese de karşı koyamayan bu kadın, şimdi Aybek’in katili olan Şecer üd-Dürr’un, karşısına tutuklu olarak getirilince rakibesine beslediği nefret duygularını açığa çıkarmanın ve bu sefer  ondan intikam almanın zamanı geldiğini anlamış ve cariyelerine onu öldürmelerine emretmişti. Onlar da Şecer ud-Durr’un başına hamam takunyaları ve hamam taslarıyla vurarak feci şekilde dövmeleri sonucunda ölmüştür ve cariyeler  cesedini kalenin surundan aşağıdaki hendeğe atmışlardır (1257). Cesedi orada birkaç gün orada kalmış ve Mısır sokaklarında Şecer ud-DurrÜn ölümüyle  ilgili gizemli hikayeler anlatılmaya başlanmıştır.Daha sonra cesedi kokmaya başlayınca bir küfe içinde taşınıp türbesine defnedilmiştir



1.Katerina 


5 Nisan 1684 tarihinde Letonyalı bir köylü ailesinin kızı olarak Kurşas'ta dünyaya geldi. Doğduğu zamanki ismi “Marta Elena Skavronska” idi. Asıl adı Marta Skrovnovska olan Çariçe Katerina üç yaşında öksüz kaldı ve bir papaz tarafından büyütüldü. Ruslar, İsveç ile yaptıkları savaşlar sırasında Katerina'yı esir aldılar ve kimsesiz köylü kızı, Çar Petro'nun danışmanlarından birinin hizmetçiliğini yapmaya başladı. Görevi, danışmanın konağında çamaşırcılıktı. Katerina, bu arada efendisinin konağına sık sık gelen Çar'ın gönlünü çelmeyi başardı.


  • Evdoksiya Lopuhina adını taşıyan 1. Petro'nun ilk eşi, Petro'nun "gâvur" adetlerini Rusya'ya getirmesine şiddetle karşı çıkıyor, onun Avrupaî kıyafetler giymesine, bir "Rus" gibi davranmayışına, dil ve zihniyetindeki değişmeye sürekli itiraz ediyordu. Bir başka deyişle Petro'nun "delilikler"ine tahammül edemiyor, onun Rusya'yı dejenere ettiğine inanıyordu. Yatak odasındaki bir muhalefete tahammülü olmayan Petro da onu 1700 yılında Suzdal'da bir manastıra kapattırmış ve bir rahibe gibi çarşafa sokmuştu! Üstelik de saçlarını sıfıra vurdurarak!


1703'te  Katerina, Çar'dan bir çocuk dünyaya getirdi ve 1705'de Ortodoks dinine geçti. Ekaterina Aleksiyevna adını aldı. Katerina'nın Prut Savaşı sırasında barışı sağlamak bizzat Osmanlı sadrazamı Baltacı Mehmet Paşa'yla müzakerelere katıldığı ileri sürülmektedir ama ortaya atılan bu fikri kanıtlayan bir belge yoktur.

Baltacı Mehmet Paşa, Rus Ordusu'nu köşeye sıkıştırdı fakat yeniçerilere güvenmeyen Mehmet Paşa'da Rusya ile antlaşma imzalamasıdır. Mehmet Paşa'ya bu kadar yüklenilmesinin sebebiyse Savaşmaya devam etseydi; Çarlık Rusyası'nı tarih sahnesinde etkin olmaya başlamadan yok edebilirdi. Son derece hassas birisi olan Baltacı Mehmet Paşa kendileriyle görüştüğü Rusya Dış İşleri bakanları Sefirov ve Mihail'in kendilerine getirdigi hazineyi dahi herkesin gözü önünde almıştır.

Prut savaşından sonra Katerina, 1712 Şubat'ında Çar ile resmen evlendi. 1724'te taç giydi, 1.Petro'nun bir yıl sonra vâris bırakmadan ölmesi üzerine de asillerin muhalefetine rağmen saray muhafızlarının ve bazı askerlerin desteğiyle "Çariçe" ilân edildi.

1. Katerina, Çarlık Rusyası'nın tarih sahnesine çıkmasında büyük katkıları olmuştur. Devlet işlerini kocasının daha önce belirlemiş olduğu altı kişilik bir danışmanlar heyetine bırakan Katerina, dış politikada İngiltere, Fransa ve Prusya'nın oluşturduğu Hannover Birliği'ne karşı Avusturya ile İspanya'nın tarafını tuttu. Büyük Petro'yla evliliğinden 11 çocukları oldu. Bunlardan sadece Anna ve Yelizaveta yaşadılar. Yelizaveta daha sonra Rusya'nın çariçesi oldu. 2 yıl hüküm sürdükten sonra 17 Mayıs 1727 tarihinde tüberküloz hastalığından Petersburg'da öldü



2.Katerina(Catherine)


1729 da alman prensinin kızı olarak Sophie ismiyle dünyaya gelmiştir. 16 yaşındayken Rusya’ya gelir ve tahtın varisi olan Petro ile evlenir. Ortodoksluk mezhebine geçip adını da Katerina olarak değiştirmiştir.


  • Zamanla aşırı Rus milliyetçisi haline gelmiştir. Bir rivayete göre doktara gidip kanımdaki son alman kanını da al dediği söylenir.


Kocası olan dönemin hükümdarı 3.Pedro’nun kendisinden boşanmak istediğini düşünerek yanına sevgilisi Grigori Grigoryeviç Orlov ve bazı imparatorluk muhafızlarıyla Pedro'yu tahtan indirdi ve 9 Temmuz 1962’de muhafızlar, senato ve kilisenin onayıyla Çariçe ünvanıyla tahta geçti.

1768-1774 ve 1787-1791 Osmanlı-Rus Savaşları


Bu savaşta büyük kayıplar veren Osmanlı Devleti 1.Abdülhamit Han'ın tahta geçişiyle Küçük Kaynarca Antlaşması’nı imzalamıştır. Bu antlaşmayla Osmanlı Kırım'ın bağımsız olduğunu kabul etti ama 2.Katerina ve onun meşhur komutanı General Potemkin Kırım'ı Rusya toprağı olarak görmek istiyordu. Bu sebeple 1783 yılında artık zamanı gelmiştir diyerek kırımı ilhak girişiminde bulundu. 1.Abdülhamit Han zamanında gerçekleşen bu olayı kabullenemeyen Osmanlı Devleti Rusya'ya savaş açtı. 1787-1791 arası Osmanlı-Rusya Savaşına girdiler. Ancak Osmanlı bu savaşta tekrar yenildi ve 1.Abdülhamit Han'ın vefatı sonucu tahta geçen 3.Selim Ruslarla Yaş antlaşmasını imzaladı ve Kırım’ı Rusya'ya vermeye razı oldu. Osmanlı için Kırım'ın kaybedilmesi felaketti. Çünkü ilk defa halkı müslüman olan bir Osmanlı toprağı Hristiyanlara verilmişti. Bu gibi sebeplerden ötürü 2. Katerina Rusya’sı Osmanlı reformlarını hızlandıran unsur  oldu. Kırımın alınmasıyla Rusya Karadeniz’de Donanma üssü elde etmiş oldular.


  • Katerina zamanında Rusya bugünkü Fransa büyüklüğünde bir toprak kazandı. Gürcistan'ın işi bitirildi ve Kırım Hanlığı tarihe karıştı. Lehistan'ın kendi topraklarına katıp tarih sahnesinden sildi. Lehistan'ın tekrar tarih sahnesind çıkması 1. Dünya Savaşı sonunda Polonya adı ile kurularak gerçekleşti.


2. Katerina'nın Özel Hayatı 


2. Katerina kendini büyük sanat aydını olarak görüyordu. Dönemin Fransız Yazarları; Voltaire, Diderot ve D'Alambert ile yazışmalar gerçekleştiriyordu. Ayrıca 1764 yılında Avrupa’dan getirttiği 250 tabloyu sergilemek için St. Petersburg’da “Hermitage Müzesi’ni inşa ettirdi.

2.Katerina Çariçeliği sırasında hiçbir evlilik yapmamıştır ama çok sayıda erkekle aşklar yaşamıştır.
Bu aşkların en ihtiraslısı da General Potemkin ile olmuştur ama o cephedeyken kendine daha küçük ihtiraslı aşklar yaşatıyordu.
Tarihçi İlbey Ortaylı'nın da belirttiği gibi “Büyük Katerina” da dediler “Taçlı Fahişe” de.

2. Katerina oğlu Pavel Petroviç'e çok kötü davranırdı ve ona adeta hapis hayatı yaşattığı rivayet edilir.

2. Katerina 17 Kasım 1796 da banyoda beyin kanaması geçirdi ve öldü.


  • 34 yıl boyunca Rusya'yı yöneten 2.Katerina 18.y.y Rusya'sına damga vurmuştur. 1796'da St. Petersburg’da 67 yaşında öldü.


( Yeterli Araştırma yaptıktan sonra 4-5 isim daha ekleyeceğim) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder